İslâmiyet denince akla İlâhi bir nizam gelir. İslâm Nizamı, insan hayatının ve kâinatın bütün unsurları ile ilgilidir. İslâm tek başına bir nizamdır. İktisadi veçhesi de bir bölümünü teşkil ettiği gibi temel esaslara bütünüyle bağlıdır.
İslâm'da vahdet (birlik) prensibi vardır. Öteki dünya ile bu dünya arasında bir denge mevcuttur. İslâm ekonomisinde, meşruiyet içinde bir kâr elde etmek esastır. Üretim ve tüketim ilişkilerinde ölçülü hareket edilir. Yapılan işlerin Allah'ın emirlerine uygun olması şarttır.
İslâm toplumunda devlet, bir baba şefkatiyle fertlerin meselelerine çare arar. Fertler de, devlete var güçleri ile destek olur. Hal böyle olunca da gerçek bir refah toplumu oluşur. Ekonomik refahın yaygınlık kazanması için iş alanlarının çok olması ve ihtiyaç maddelerinin bol olması gerekir.
İslâm ekonomisi, vahye dayalı prensiplerle işlediğinden tamamen adildir. Dolayısıyla insan tabiatına uygundur. Uygulandığı zaman hem dünya hem de ahiret için refah, huzur ve saadet getirir.
(Tanıtım Bülteninden)
İslâmiyet denince akla İlâhi bir nizam gelir. İslâm Nizamı, insan hayatının ve kâinatın bütün unsurları ile ilgilidir. İslâm tek başına bir nizamdır. İktisadi veçhesi de bir bölümünü teşkil ettiği gibi temel esaslara bütünüyle bağlıdır.
İslâm'da vahdet (birlik) prensibi vardır. Öteki dünya ile bu dünya arasında bir denge mevcuttur. İslâm ekonomisinde, meşruiyet içinde bir kâr elde etmek esastır. Üretim ve tüketim ilişkilerinde ölçülü hareket edilir. Yapılan işlerin Allah'ın emirlerine uygun olması şarttır.
İslâm toplumunda devlet, bir baba şefkatiyle fertlerin meselelerine çare arar. Fertler de, devlete var güçleri ile destek olur. Hal böyle olunca da gerçek bir refah toplumu oluşur. Ekonomik refahın yaygınlık kazanması için iş alanlarının çok olması ve ihtiyaç maddelerinin bol olması gerekir.
İslâm ekonomisi, vahye dayalı prensiplerle işlediğinden tamamen adildir. Dolayısıyla insan tabiatına uygundur. Uygulandığı zaman hem dünya hem de ahiret için refah, huzur ve saadet getirir.
(Tanıtım Bülteninden)