Türkiye'de montaj sanayiden endüstrileşmeye giden yolun öncülerinden olan sanayici ve yazar Melih Gürsoy, “İşkolik“ adını verdiği ilk romanıyla bir yandan 83 yıllık yaşamını ve Türkiye'nin sanayileşme serüvenini anlatırken diğer yandan da çalışmayı, paranın gücünün mutluluğu elde etmeye yetip yetmediğini sorguluyor. Kendi yayını olarak çıkarttığı romanının merkezine, adını sır gibi sakladığı bir sanayiciyi koyan Gürsoy, “O benim en yakın arkadaşımdı. Bütün ömrünü çalışmaya adadı. Sevdiği kızla birlikte olamayınca hayata küstü. Hiç evlenmedi, hep tek başına yaşadı. Öldüğünde Türkiye'nin en zengin insanlarından biriydi,“ diyor.
Gürsoy'un romanı, Alman düşünür Max Weber'in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu“ kitabında ifade ettiği Protestanlığın “Çalış, harcama, biriktir“ anlayışının da bir tür eleştirisi.
Melih Gürsoy da kendi yaşamında bir işkolik. Boş durmayı sevmeyen, enerjisini sürekli bir şeyler üretmeye harcayan Gürsoy, hayatın sadece çalışmaktan ibaret olmadığını düşündüğü anda kurduğu fabrika ve firmalarını satıp iş hayatından çekilmiş. Zaten romana iki gençlik arkadaşının Robert Kolej'de başlayıp daha sonra Amerika ve Türkiye'de devam eden dostlukları ve farklılaşan hayat çizgileri damgasını vuruyor. Rıza ölümüne kadar fabrikalarının, şirketlerinin ve holdinginin başında dururken, Tarık, tutkulu bir aşkın ve huzur içinde yaşamanın beklediği diğer yolu tercih ediyor.
Türkiye'de montaj sanayiden endüstrileşmeye giden yolun öncülerinden olan sanayici ve yazar Melih Gürsoy, “İşkolik“ adını verdiği ilk romanıyla bir yandan 83 yıllık yaşamını ve Türkiye'nin sanayileşme serüvenini anlatırken diğer yandan da çalışmayı, paranın gücünün mutluluğu elde etmeye yetip yetmediğini sorguluyor. Kendi yayını olarak çıkarttığı romanının merkezine, adını sır gibi sakladığı bir sanayiciyi koyan Gürsoy, “O benim en yakın arkadaşımdı. Bütün ömrünü çalışmaya adadı. Sevdiği kızla birlikte olamayınca hayata küstü. Hiç evlenmedi, hep tek başına yaşadı. Öldüğünde Türkiye'nin en zengin insanlarından biriydi,“ diyor.
Gürsoy'un romanı, Alman düşünür Max Weber'in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu“ kitabında ifade ettiği Protestanlığın “Çalış, harcama, biriktir“ anlayışının da bir tür eleştirisi.
Melih Gürsoy da kendi yaşamında bir işkolik. Boş durmayı sevmeyen, enerjisini sürekli bir şeyler üretmeye harcayan Gürsoy, hayatın sadece çalışmaktan ibaret olmadığını düşündüğü anda kurduğu fabrika ve firmalarını satıp iş hayatından çekilmiş. Zaten romana iki gençlik arkadaşının Robert Kolej'de başlayıp daha sonra Amerika ve Türkiye'de devam eden dostlukları ve farklılaşan hayat çizgileri damgasını vuruyor. Rıza ölümüne kadar fabrikalarının, şirketlerinin ve holdinginin başında dururken, Tarık, tutkulu bir aşkın ve huzur içinde yaşamanın beklediği diğer yolu tercih ediyor.